11.3.11

anadolu rock?

1. (YAKIN ZAMAN)
Cometa Rossa, AREA, İtalya, (1975).
2. (ŞU ARALAR)
A La Turca, MIDNIGHT SUNDanimarka, 1972.
3. (ŞU ARALAR)
Batum, MIDNIGHT SUNDanimarka, 1974.
4. (ESKİ)
Strasse nach Asien, EMBRYO, Almanya, 1979.
5. (ESKİ)
Satori Part 2, FLOWER TRAVELLIN' BAND, Japonya, 1971.
6. (YAKIN ZAMAN)
Viva Mi Sevilla, CARMENİngiltere, 1974.
7. (YAKIN ZAMAN)
Arap Bebeğin Dansı, 21. PERON, Türkiye, 1975.

(Anlaşılıyordur gerçi herhalde ama, yıl parantez içinde olduğunda canlı kaydın yılı demek oluyor, şarkının ilk çıktığı yıl değil.)



Listenin ilk beş şarkısı isim, adres bilmeden ve çok da dikkat etmeden dinlense kolaylıkla "bi anadolu rock grubu herhalde" diye yakıştırılabilir. Şimdi buradan "helal olsun bizim çocuklara, dört bi yandan insanları baya etkilemişler"e gitmeyeceğiz, baştan söyleyeyim. Anadolu rock demiş bulundukları şeyi birazcık eleştirmek için seçtim aslında bu şarkıları. Eleştirim müzikal kalite temelinde de olmayacak; haksızlık olurdu, Area ve Embryo mesela, kendi (burdakine göre çok daha şanslı) bağlamları içinde de oldukça öne çıkan isimler, bizden niye böylesi çıkmadı diye yerinmenin anlamı yok. Müziği de, temsilcilerini de çocukluğumdan beri çok sevmekle birlikte, benim bir zamandır bu anadolu rock meselesi ile ilgili bazı sıkıntılarım var. Çok uzatılacak bir şey değil, özetle şu: 

Bu dört ismin her birisinin birden fazla albümünü dinledim, adamlar senfonik rockdan jazz rock'a, oradan bilmem nereye kocaman bir alanda keyifle dolanıyorlar, bu esnada arada dünyanın müzik birikimine de kulak kabartıyorlar, ilgilerini çeken ne varsa iştahla hazmetmeye çalışıyorlar. Buraların (sadece anadolu değil, daha geniş bir orta doğu - doğu akdeniz coğrafyasının) ritim örgüleri ve melodi yapılarının nasıl zengin, lezzetli olduğu da ortada, tadını çıkarıyorlar. Hepsinin hikayesi ayrı, ama müzikal seyahatlerine ne sebeple ya da vesileyle çıkmış olurlarsa olsunlar, sonunda çıkan ürünü dünya vatandaşı müzisyenler olarak ortaya koyuyorlar. (Bunun samimiyetini yitirip bir çeşit turizme yönelmesi riski de var elbet ama onun yargısına kulaklarımız varabilir). (Diğer yandan aynı ortam sadece gezinenleri değil, tek bir lokal müzikal kültürün yoğunluklu araştırmasına girişenleri de kolayca barındırıyor, Carmen mesela; sadece bir çeşit flamenko-rock ile ilgilenmiş, İngiliz menşeili bir grup. Bunları çok dinledim son senelerde, daha da koyarım). 

Aynı dönem burada, anadolu rock dahilinde olan, bununla karşılaştırıldığında, oldukça dar kalıyor. Bu biraz yüzyıllık "batının iyi yanlarını alalım, kendi kültürümüzü üstüne serpelim öyle yutalım yoksa bizi bozar" türküsü gibi sanki. Ve aslında bir çeşit tutuculuk. Dönemin rock müziğinin yaşadığı küresel sıçramanın, yaygınlaşmanın ve aydınlanmanın çok doğru bir yerinde durmuyor. Elbette pek çok iyi iş yapılmış, zevkle dinlenen pek çok şarkı var, ama saplanılıp kalınan "milli bir rock" yaratma takıntısı başka her olasılığı da ya baştan elemiş, ya da bastırıp köşesine sıkıştırmış. İsim de bir çeşit oksimoron zaten, sanki yapılan iş, temel olarak zamanın ruhuyla değil de yerinkiyle ilgiliymiş gibi. Bruno Taut, Nazi döneminde Almanya'dan kaçıp Sovyetler ve Japonya'dan sonra Türkiye'ye sığınmış, akademiyi yönetip pek çok bina tasarlamış ve burada ölmüş, zamanının çok önemli bir mimarı, Türkiye'de daha çok öğrencilerine yönelik yazdığı kitapta şöyle demiş; "her milli mimarlık kötüdür, her iyi mimarlık millidir". Uyarlarsak; siz oturup samimiyetle çaldığınızda elbette içinde anadolu olacak, ama anadolu çalmaya oturulduğunda, hele ki memlekette başka bişey çalmaya kalkanın şansı olmayacaksa, o basbaya kötü olacak, yanlış olacak (rock müzik için konuşuyorum, başka tür için değil). Biliyorum, büyük ihtimale bu, müzisyenlerden çok müzik piyasasının dar kafalılığının sonucudur ("sizin bu cızırtılar satmaz, ama herkesin bildiği türküleri cızırdayın, o satar"). Ama bu Anadolu rock/pop meselesinde ismi sık geçen müzisyenlerin de bunun kavgasını verdikleri ya da sorgulamasını yaptıklarına dair bir iz de yok pek - ya da ben bilmiyorum. Araya kaynamış ve bugün kayıtlarına çok zor ulaşılan bazı çok iyi gruplar var sadece. (Bkz. 21. Peron). 

P.S. Bu arada, Midnight Sun Batum'da nasıl da beceremiyor sanki di mi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder